Seyrani

[radium_embed_video title=”Seyrani Belgeseli (TRT Müzik)” link=”https://www.youtube.com/watch?v=mF7oFxfMSjA” size=”” fullwidth=”no” lightbox=”no” thumbnail=””]
[hr]

XIX. yüzyıl gizemci halk şiirinin büyük ustası, kuşkusuz, Seyrani‘dir(1807-1866).

Dahası, yergiciliği, taşlamacılığı, bir bakıma, gizemciliğini bastıran, haksızlığa, rüşvete, kıyıcılığa, toplumsal denge­sizliklere, kaba sofuluğa, ahlaksızlığa karşı gözünü budaktan esirgemeden, korkmadan, çekinmeden savaşım veren, bu arada inancının gereklerini de bir yana itmeden, şiirsel yapıdan, söyleyişten uzaklaşmadan, etkin, kalıcı şiirlerini sazıyla halk içinde söyleyen güçlü bir ozan Seyrani. Şiirlerinin çoğunun bugün de güncelliğini yitirmemiş olması, halk katında büyük saygınlık kazanması, Seyrani’nin gücünü belirlemesi bakımından ilginçtir.

Seyrani, Kayseri‘nin şimdiki adı Develi olan Everek ilçesinde doğmuş, gene doğduğu yerde ölmüştür. Yoksul bir mahalle imamı olan Cafer Hocanın oğludur. Asıl adı Mehmet‘tir. Bir saptamaya göre, 1807 yılında doğmuş, 1866 yılında ölmüştür. Ancak, bu tarihlerin doğruluğu üzerinde kuşkular da vardır. Medresede birkaç yıl okuduktan sonra ayrılmış, İstanbul’a gitmiştir. İstanbul’da yedi yıl kaldığı anlaşılıyor. İstanbul’da “bilimsel ve kültürel öğrenim” gördüğünü şiirlerinde söylüyor. Bir yandan da Alevi – Bektaşiliği seçmiş, tekkelere gitmiştir. Yergici, taşlamacı yanını acımasızca kullanmaktan çekinmemiştir. Anlaşılan odur ki Seyrani, doğasal olarak her türlü. Yanlışlıklara karşı çıkmadan, olayları, kişileri yermeden edememektedir. Bu yüzden olacak İstanbul’da seçkinleri yerdiği için hakkında kovuşturma açılmış, o da bir dostunun yardımıyla İstanbul’dan kaçıp Develi’ye gelmiş, bir daha da İstanbul’a gitmemiştir. Özellikle Orta Anadolu’da gezdiği anlaşılan Seyrani‘nin “Aşık Toplantıları”na katıldığı, düzenlenen türlü sazlı sözlü yarışmalarda hep önde gittiği anlaşılıyor.

Eski libas gibi aşıkın gönlü 
Söküldükten sonra dikilmez imis 
Güzel sever isen gerdanı benli 
Her güzelin kahrı çekilmez imis

Bülbül daldan dala yapıyor sekiş 
O sebepten gülle ediyor çekiş 
Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş 
Kıyamete kadar sökülmez imis

Sevdiğim değildin böylece ezel 
Askinim bağına düşürdün gazel 
İbrişimden nazik saydığım güzel 
Meğer pulat gibi bükülmez imiş

SEYRANI'nin gözü gamla yaş imis 
Benim derdim her dertlere baş imiş 
Ben bağrımı toprak sandım, taş imiş 
Meğer taşa tohum ekilmez imiş

Yaşamının sonuna doğru bir sinir hastalığına da tutulan Seyrani‘ye son döneminde “Deli” dendiği saptanıyor. Seyrani’nin yaşamı acılarla, yoksulluklarla geçmiştir. Yaşamı böyledir de Seyrani, bütün bunlara karşın yaşama sevincini hiçbir zaman yitirmemiştir. Direncini yitirmemiştir. Yoksulluğunu, çektiği acıları, dik kafalı bir ozan oluşuna bağlamak da, pek yanlış olmaz. Seyrani‘nin yaşadığı dönemde ülkede de birtakım değişiklikler, yenilikler başlamıştır. Çağdaş okullar açılmaya,yeni mahkemeler kurulmaya başlamış, Ülkeye telgraf gelmiş çeşitli yenileşme çabaları gözlenir olmuştur. Bütün bunları Seyrani‘nin yakından izlediğini, halkın üzerindeki etkileri gözlediğini, şiirlerinden, çıkarma olanakları vardır. Bu bakımdan Seyrani, kendisinden önceki Ozanlar gibi alışılmış konu sınırlarını aşan, çağdaş olayların, oluşumların içine girmeye çalışan, bunları eleştirel gözle değerlendirmeye yönelen bir ozan olarak özellikle dikkati çekmektedir.

2 thoughts on “Seyrani

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir