Geçtiğimiz hafta sonu Almanya‘nın Köln şehrinde bulunan Ren Nehri kıyısındaki Deutzer Werft Meydanı‘nda düzenlenen Alevi mitinginde açılan Terör Örgütü elebaşı Öcalan’ın posterlerinin açılmasıyla başlayan tartışmalar çığ gibi büyüdü.
Bu tepkilerin ardından belki çark etti belkide tepkileri azaltmak adına bir yol olarak seçildi orası bilinmez ama AABK bir açıklama ile Demokratik Güç Birliği Platformu ile ilişkilerin askıya alındığını açıkladı. AABK kaynaklarından edinilen bilgiye göre AABK‘nın 15 Ekimde yazılı bir açıklama ile bu kararı kamoyuna duyuracağı ve gerekçelerini açıklayacağı bilgisine ulaşıldı.
Açıklamanın bir kısmı internete yansıdı, yansıyan kısmı şu şekilde.
Değerli Yöneticiler, Sevgili Dostlar; 12.11.2016 tarihinde, AABK öncülüğünde, Demokratik Güç Birliği’nin destekleme kararı doğrultusunda Almanya-Köln kentinde; “Faşizme-Şeriata Hayır” mitingimiz; bütün olumsuzluklarına rağmen görkemli katılım, mücadele kararlılığı ve cesur duruşuyla tarihe geçmiştir. Bu anlamda emek veren, çalışan, provokasyonlara fırsat vermeden, sağduyulu, olgun davranışınız ve birlikte mücadelede ki samimiyetinize ve yarattığınız bu tarihi duruştan dolayı, bütün AKM’lerimizi, Yöneticilerimizi, üyelerimizi, dostlarımızı yürekten kutluyor, teşekkür ediyoruz. Ülkemizdeki gidişatın Faşizme doğru olduğunu herkesin çıplak gözle gördüğü gerçeğini tekrarlamanın anlamı yok. Alevi Hareketi olarak bu gidişatı çok önceden görmüş, uyarı, eylem ve hedefimizi açıklamış, bu anlamda üzerimize düşenleri imkân ve gücümüz oranında yerine getirmekle bu mücadelede ki samimiyetimizi kanıtlamışızdır. Bildiği gibi; Egemenler toplumları bölerek, içine nifak sokarak, birbirine karşı şeytanlaştırarak ezerek yok etmeye çalışırlar. Bu şeytanlaştırma, muhalif güçlerin bir araya gelmesini, bir güç olarak ortaya çıkmasını engellemiş, bunu fırsat bilen egemenler çelişkileri daha da derinleştirerek baskıyı, zulmü, sindirmeyi, korkuyu toplumun bütün kesimlerine hakim kılmıştır. Tabi ki egemenler bunu yaparken, kendileri açısında tehlikeleri sırayla bertaraf etmeyi yöntem olarak kullanagelmişlerdir. Buna en fazla muhatap olan, bundan en fazla nasiplenen kuşkusuz biz Aleviler olduk. Ama tek başına kurtuluşun olmayacağını, kurulacak demokratik bir yapıda bir arada kardeşçe yaşanılması için, toplumu bölen, birbirine karşı şeytanlaştıran siyasi ahlaksızlığı boşa çıkaran duruşu yaratmamız gerekiyordu. Avrupa Alevi Hareketi olarak uzun uğraş, çaba ve emekle bu noktaya gelebildik. Bunu eylem ve söylemimizle her dönem kanıtladık. Bunun için barış dedik, bunun için kardeşçe yaşam dedik, bunun için özgürlük dedik, bunun için laiklik dedik, bunun için demokrasi dedik. Ancak bütün bu iyi niyet, emek, çaba, öngörü ve çözüm önerilerimizin anlaşılmaması, hassasiyetlerimizin dikkate alınmaması bizleri derinden üzmüş, bu anlamda içinde olduğumuz, oluşmasında ciddi katkımızın olduğu “Demokratik Güç Birliği” oluşumunda yer almamızın tartışılır bir noktaya geldiği ve bu kararı gözden geçirmemizi zorunlu kılmıştır. Alevi Hareketi’nin hassasiyetleri anlaşılır ve kabul edilir bir hale gelene kadar “Demokratik Güç Birliği” ile olan ilişkilerimizi askıya aldığımızı kamuoyuyla paylaşıyoruz. Avrupa Alevi Hareketi demokratik bir kuruluştur. Bulunduğu bütün ülkelerde resmi olarak tanınan, ciddiye alınan, önemsenen bir örgüttün hiç bir illegal örgütle ilişkilendirilmesine Müsaade etmeyiz, edemeyiz. Bizim her yerde muhatabımız legal, demokratik kurumlar oldu olmaya da devam edecektir. Bütün demokratik güçlere çağrımızdır. Eğer Nazi Almanya’sında ki Yahudi Papazın durumuna düşmek istemiyorsak, bütün kaprisleri, küçük hesapları, bayrak sallama, slogan atma yarışını bir kenara bırakarak, birlikte yürüdüğümüz, ya da yürüyeceğimiz dostların hassasiyetlerini dikkate alarak, mücadele pratiğini yaratmamız gerekir. Aleviler olarak şunu tekrarlamayı tarihe not düşmesi için önemsiyoruz. Gün; küçük hesaplarla, reklam ve şovlarla, daha çok bağırmakla, o, “şunu dedi.”, bu, “şunu yaptı.” gibi yaklaşımlarla aşılacak gün değildir. Şartlar en katı, en barbar en ceberut şekilde üzerimize geliyor. Bu faşizmdir, bu ilkelliktir, bu gericiliktir, bu ölümdür. Önümüzde amasız, fakatsız iki seçenek bulunmaktadır. AKP faşizminden yana mısın? Karşısında mısın? Aleviler olarak; ülkemizi demokratikleştirme, laik ve özgür bir ülke yaratma adına mücadele etmeye ve bu temelde örgütsel yapımıza zarar vermeden samimi ve dost güçlerle birlikte mücadele etmeyi zorunlu olarak görmekteyiz.