Alevilere Hakaret Edenlere Neden Ceza Verilmiyor | Cemil Kılıç

Alevi düşmanlığı hız kesmeden devam ediyor. Yüzyıllardır Alevilere yönelik söylenen yalanlardan ve iftiralardan beslenen söze konu düşmanlık, ne üzücü ki bazı kesimlerin iliklerine işlemiş ve deyim yerindeyse karakterlerinin ayrılmaz bir parçası olmuştur. Kadir Mısıroğlu vakası bu konuda şahit olduğumuz en rezil vakadır.

Tekraren ifade edelim ki; Mısıroğlu ve benzerleri yüzyıllardan beri aktarılagelen bazı iğrenç iftiralardan beslenmektedir.

İşte Alevilere yönelik o iğrenç ve sefil iftiralar:

Aleviler, Hz. Ali’ye tapar; ona Allah derler.

Aleviler, Müslüman değildir…

Aleviler, Hz. Muhammed’in peygamberliğine inanmaz.

Aleviler, Kur’an’a inanmaz.

Aleviler, yıkanmaz, abdest almaz…

Aleviler, ibadet etmez, namaz kılmaz.

Aleviler, oruç tutmaz.

Alevilerin yaptığı yemek ve kestiği et yenmez.

Alevilerle evlenilmez.

Aleviler, Osmanlı düşmanıdır.

Aleviler, ana bacı tanımaz.

Aleviler, ahlak nedir bilmez.

Aleviler, mum söndü yapar.

Bunların hiçbirinin doğru olmadığını söylemek bile zaittir. Doğru olmadığını müfteriler de biliyor. Lakin içlerine işlemiş olan kin ve düşmanlık yine de bu iftiraları atmaktan onları alıkoyamıyor.
[hr_invisible][hr_invisible]

Peki, neden bu kin?

Neden bu düşmanlık?

Hz. Muhammed’e düşman olmanın sebebi neyse Aleviliğe düşman olmanın sebebi de odur. Zira Alevilik, Muhammedîliktir. Hz. Muhammed’in soyuna yani ehlibeytine hürmet ve sadakat Aleviliğin omurgasıdır.

İslam’a gösterilen kinin sebebi neyse Aleviliğe olan kinin de sebebi odur. Zira Alevilik rafine İslam’dır. Katıksız, sade ve katkısız İslami düşünce Aleviliktedir. Bu manada gerçek Müslümanlar Alevilerdir.

Alevilikte Emevi sapkınlığı yoktur.

Alevilikte Vahhabî bağnazlığı mevcut değildir.

Hz. Ali’ye düşmanlık edenlerin içlerindeki kinin sebebi neyse Aleviliğe olan kinin de sebebi odur. Zira Alevilik Hz. Ali sevgisi etrafında teşekkül eden Hak yoludur. Tarihteki en büyük Alevi ise hiç kuşku yok ki Hz. Muhammed Mustafa’dır. Alevilerin rabbi Allah, peygamberi Ahmed – i Muhtar efendimizdir.

Kur’an sayfalarını mızraklarının ucuna takarak Hz. Ali önderliğindeki müminler ordusuna karşı hücum edenlerin kinlerinin sebebi neyse Aleviliğe olan kinin de sebebi odur. Emevi kafalı bel’amların yanlı yorumlarına hapsedilmek ve tahrif edilmek istenen Hz. Kur’an’ı münkirlerin ve münafıkların elinden alıp İmam Muhammed Mehdi ile sırrolan ve onun zuhuruyla zuhur edecek olan Hz. Ali derlemesi ile buluşturacakları günü iman ve ihlasla bekleyen ikrarlı müminliğin diğer adıdır Alevilik…

Alevilerin Kur’an’a iman ve sadakati deyiş deyiş ve nefes nefes örülmüş, bilimin ve aklın süzgeciyle süzülmüş, ak – pak ve dupduru bir hidayet ışığıdır.

Namazını ve abdestini, yaptığı yolsuzluklara, işlediği cinayetlere ve yediği haram lokmaya maske yapanların, namaz ve abdeste olan gizli kinlerinin sebebi neyse Aleviliğe olan kinin de sebebi odur. Alevilikte namazın da abdestin de gerçeği vardır. Sadece dışını değil içini de kirden ve kinden arıtarak alınan bir abdestle namaza duran yani cemal cemale cem olan Alevileri, abdestsiz ve namazsız diye nitelemek apaçık bir zavallılık değil de nedir?

Dönme devşirme paşaların, Yavuz’un, II. Mahmut’un zulmüne ve katliamlarına lanet okuyan Aleviler Osmanlı’ya değil zulme ve katliamlara karşıdırlar. Zira Osmanlı’yı kuran irade de zaten Alevi Türkmen oymaklarının iradesidir.

Eline, diline ve beline sahip olmayı en büyük ahlaki özellik ve yüksek fazilet olarak gören Alevilere, ana bacı tanımaz demek ve mum söndü yapıyorlar iftirasını atmak Cehennem ateşine odun olmak için yeterlidir.

Aşıyla, eşiyle, kardeşiyle Hak Muhammed Ali yoluna ikrar veren Alevilerin yaptıkları yemek de, kestikleri et de pir dilinden dualıdır. Bu sebeple Alevilerin lokması Hak lokmasıdır. O lokmadan yemek münkirlere haramdır. Binaenaleyh; “Alevilerin yemeği yenmez!” diyenler münkirlerin ta kendileridir.

Bu münkirlik, Cemevlerine “Cümbüş evi” dedirten bir münkirliktir.

Bu münkirlik, Alevi katillerini öven bir münkirliktir.

Bu münkirlik, Türk Milletini Alevi ve Sünni diye bölmeye çalışan bir münkirliktir.

Hal böyleyken Alevilere yönelik nefret söyleminin ve Alevi düşmanlığının beslendiği kaynak da Ebu Cehillerin, Muaviye’nin, Yezit’in, Ebussuud’un beslendiği inkar ve nifak kaynağıdır.

Peki, bir topluluğa karşı alenen düşmanca söylemlere sahip olmak, nefret duygusunu yaymak ve kin gütmek hukuken suç değil midir?

Elbette suçtur.

Peki, Alevileri ve Aleviliği aşağılayanlara karşı hangi savcı harekete geçmiştir?

Peki, okullarda, özellikle din derslerinde ama yer yer diğer derslerde de hatta felsefe dersinde bile Alevileri aşağılayan bir kısım sözde öğretmenlerim, Alevililiği “sapık mezhep” diye niteleyen kimi sözde siyasetçilerin ve Alevi değerlerine küfretmeyi marifet sanan bir kısım sözde yazarların hangisi yargı önüne çıkmış ve hesap vermiştir?

Bu suçu işleyenlerin hangisi hakkında mahkemeler cezaya hükmetmişlerdir?

Evet, söyleyin Allah aşkına, hangi bağnaza, hangi yobaza, hangi karanlık yüze ceza verilmiştir?

Heyhat, bırakın Alevilere hakaret edenleri, Alevileri katledenlere bile hak ettikleri ceza hiçbir zaman verilmiş değildir.

Alevi katliamlarının failleri yargı önünde gereğince muhakeme bile edilmiş değildir. Katillerin yaptıkları yanlarına kar kalmıştır.

Böyleyken şimdilerde birileri çıkıp din ve inançlara saygıdan bahsedebilmektedir.

Bu ülkede günde beş kaz ezan okunmakta, 100 binden fazla camide ibadet edilmekte, 150 bin din görevlisi sırf namaz kıldırmak için maaş almakta, bütçesi 11 bakanlıktan bile fazla olan Diyanet İşleri Başkanlığı adlı bir kurum hemen hemen her konuda ahkam kese bilmekte, 15 bin Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni milyonlarca öğrenciye Sünni İslam’ı telkin etmekte, 5 bin Kur’an kursu faaliyet göstermekte, 3 bin civarında İmam Hatip Lisesi ve Ortaokulu eğitim vermekte, yüzlerce yayın kuruluşunda dini programlar yapılmakta fakat gelin görün ki yine de bu ülkede “Müslümanlar” inançlarını özgürce yaşayamamakta (!)

Bu düpedüz bir pişkinlik değil midir?

Bu kadar olağanüstü imkana rağmen hala şikayet edilebiliyorsa, “pes doğrusu!” demekten başka ne söylenebilir ki…

Vicdan, insaf ve adalet gibi yüce kavramlar bu ülkede yetimdir.

Zira, Alevilere karşı büyük bir vicdansızlık yapılıyor.

Adalet ve insaf denilen kavramlar, söz konusu olan Aleviler olunca hiç akla gelmiyor.

Alevilerin inançlarına saygı yok.

Alevilerin ritüellerine saygı yok.

Hasılı, Alevilerin Aleviliğine saygı yok…

Bu saygısızlığın en cüretkar faillerinden biri olan Kadir Mısıroğlu denen zatı, “delinin biri” yahut “uç fikirli biri” diye geçiştirip meseleyi münferit saymak gerçeği gizlemektir. Zira bu ülkede Alevi düşmanlığı konusunda Kadir Mısıroğlu, sadece testinin dışına sızandır. Testinin içinde nelerin olduğunu hepimiz biliyoruz.

Artık o testi kırılıp içindeki cerehat temizlenmelidir.


İlahiyatçı Yazar Cemil Kılıç | Alevice

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir