Aşık Ali Kızıltuğ 1944 yılında Sivas‘ın Divriği ilçesine bağlı Mursal Köyünde dünyaya geldi ve 13 Aralık 2017 yılında Ankara’da Hakk’a yürüdü. Aşık Ali Kızıltuğ 48 yıllık sanat yaşamına 103 plak ve 87 kaseti çıktı. Aşık Ali kızıltuğu 1969 yılından bu yana sadece kendi eserlerini seslendirmiştir. Aşık Ali Kızıltuğ’un 2 bine aşkın eseri bulunmaktadır. Kendi biyografisinde bu konuya ilişkin “1969’dan bu yana sadece kendi eserlerimi seslendiriyorum. Eserlerimi hazırlarken genellikle önce şiir olarak yazıp sonra onları besteliyorum. Ancak doğaçlama da çalıp söylüyorum.” demektedir.
Koyunsuz kuzusuz yaylayı neydem Lale çiçek kokan bizim o dağlar hep senin olsun Bir fidanım yok ki burda bir gölgesi ola Dalları kırılan felek şu bağ senin olsun Bir gün beyler gibi gardaş bir sarık sarmadım Bir gün eğlencede tövbe bir bardak almadım Yaşım otuzu geçti gitti de murat almadım Sekseninden sonra felek o yar senin olsun Oturduğum evi görsen bir örenden beter Her gece bir zalim baykuş bacanda öter Kapısız bir evde zaten çul bana yeter Halı kilim ipek kumaş yün senin olsun Al senin olsun hep senin olsun Bu dünya fanidir gurban kimse eylenmez Azrail geldi mi gardaş torpil dinlemez KIZILTUĞ öldükten sonra da türkümü söylemez Başığa çalına felek al bu saz senin olsun
Yıl 1958 de bağlama çalmaya başladı ve bağlama ile ilgili ilk bilgilerini köyünde yaşayan Abbas Usta’dan öğrendi başka âşıkların eserlerini ve yöresel türküleri söyleyerek bağlama çalmasını geliştirdi.
İlk plağını “Asrı Gurbet Harap Etmiş Köyümü” ismi ile 1969 yılında çıkardı. Günümüze kadar 103 plak ve 87 albümü yayınlandı. Yaklaşık 2160 eserim bulunmakta ve bunlardan 152 den fazlası diğer sanatçılar tarafından seslendirildi.
Asrı Gurbet Harap Etmiş Köyümü Bülbül Gitmiş Baykuş Konmuş Gelele Ben Ağayım Ben Paşayım Diyenler Kapıları Kitlemişler Gel Hele Bir Ev Burda Bir Ev Karşıda Kalmış Sorun Hele Bizim Komşular N'olmuş Kırk Senelik Ağaç Kurumuş Kalmış Bizim Köye Benzemiyor Gel Hele Saz Elimde Şu Elleri Gezerdim Dertli İdim Bazı Destan Yazardım Sen Ali'ysen Niye Saçın Ağarttın Kızıltuğ'a Benzemiyor Gel Hele
1969 dan bu yana sadece kendi eserlerini seslendiriyor. Eserlerini hazırlarken genellikle
önce şiir olarak yazıp sonra onları besteliyor. Ancak doğaçlamada çalıp söylüyor, 1971 yılında İstanbul Tepebaşında yapılan ve tüm ozanların katıldığı bir atışma yarışmasında birinci seçildi.
Geçim sıkıntısı nedeniyle göç etmek zorunda kalır ve 1973 de Ankaraya yerleşti.
Aşık Veysel ve Aşık Mahzuni onu en çok etkileyen aşıklardır.
Uzun sap bağlama çalıyor ve bağlamasını hüseyni düzenine akort ediyor.
“Baykuşlara kalan köy” ve “Sorma efendim” adında iki kitabı yayımlandı ve diğer eserlerini de 10 cilt kitap halinde yayınlamayı düşünmektedir.
Memur emeklisi ve 4 çocuk babası olan Ali Kızıltuğ halen Ankara’da ikamet etmekte ve kendisini şöyle özetliyor: “Ne yarimden vazgeçtim, ne sazımdan vazgeçtim, ne de vatanımdan vazgeçtim. Nasıl Mursal’dan geldiysem, o nazlım, sefil, tertemiz bir köylü çocuğu isem şimdide aynıyım…”.
[hr][hr_invisible][hr_invisible]
Eserlerinden Seçmeler | Video Olarak İzle
Benim O Köyümde Alacağım Var | İZLE Varıp gideceğim gine baba yurduna Benim o ellerde çok alacağım var Orada tutuldum yar gönül derdine gidem Benim o yurtlarda çok alacağım var Ayağıma diken batar ağlardım Kayış yoktu bele sicim bağlardım Bulandık suyuydum deli çağlardım gidem Benim o ellerde çok alacağım var Köyün sığırını babam yayardı Yedi gardaş aldığıyınan doyardı Odaya girdikmiydi dayım guvardı Benim o dağlarda alacağım var Orada görmedik baharı yazı Orada görmedik ördeği kazı Fakir diye vermediler sevdiğim kızı Benim o köyümde çok alacağım var Kızıltuğ’um dönüş oldu geriye Şimdi bakıyorum da gardaş nerden neriye Çekeceğim kafayı basacağım mermiye Benim yama dağlarında alacağım var
Acele etme gönül | İZLE Acele etme gönül sonunu bekle Bakarsın bu devran ne yana döner Mazilere dalıp ali üzülme sen de Bakarsın bu devran ne yana döner Bülbüller sustu mu kargalar öter Makamdan bilmeze o bile yeter Bu karlar da erir ali bu kış da biter Bakarsın bu devran ne yana döner Yorulmuş kemanım menzile yetmez Vurup çalmayınan bir adım gitmez Kara kış kapatır el ayak tutmaz Bakarsın bu devran ne yana döner Kızıltuğ’um vefa olur mu elden İçme suyu olmaz bulanık selden Seni unutanlar hatırlar birden Bakarsın bu devran ne yana döner
Sen Gel Diyorsun | İzle (Ali Kızltuğ) Sen Gel Diyorsun | İzle (Cem Adrian) Aramıza da girmiş dağlar denizler Gelemem diyorum (Öf Öf) sen gel diyorsun Kar yağmış yollara örtülmüş izlerr Bulamam diyorum (Öf Öf) sen bul diyorsun Sanma bu sevgimiz sence yaygara Ne dertler bıraktın (Öf Öf) hep sıra sıra Sen yoksun ya öyle ıssız Ankara Duramam diyorum (Öf Öf) sen dur diyorsun Kızıltuğ’um da baharımı yazımı Hangi kalem yazmış (Öf Öf) benim yazımı Dert ortağım da olan dertli sazımı Çalamam diyorum (Öf Öf) sen çal diyorsun
Dünyamı kararttın ömrümü yedin Daha benden alacağın kaldı mı? Dallarımı kırdın güllerim yoldun Daha benden alacağın kaldı mı? Söktün bağlarımı yerle bir ettin Geldin gittin üzerimi yol ettin Kocattın eskittin belimi büktün Daha benden alacağın kaldı mı? Sende benim gibi gazel olasın O tatlı canından bezen olasın Bana ne verdin ki geri alasın Daha benden alacağın kaldı mı? Kızıltuğ’um yine ummana daldım Bir vefasız için kavruldum yandım İliğimi söktün yar canımı aldın Daha benden alacağın kaldı mı?
Boş gam çekersin divane gönlüm Yiğidin ardında dağcı çok olur Alacakargaya kimse taş atmaz Kekliğin peşinde avcı çok olur İşitme Ali aldırma Ali Bir kibrit ateşe vermiş ormanı Kötü söz çıkarmış söylemiş gelir zamanı Kesilir mi yüce dağların dumanı Eser acı poyraz kışı çok olur Elbet üşüme Ali aldanma Ali Yiğidin peşinde gezer kötüler Elden bir şey gelmez bolca zemmeyler Tavuk kümesini bozar tilkiler Aslan geldi diye sözler çok olur İşitme Ali söylenme ali Götürmeyin beni zaten yorgunum Ben barışmam adilere dargınım Yeter ki sen doğru ol sen he KIZILTUĞ'um Aşığın peşinde sözler çok olur İşitme Ali aldırma Ali
Sen gittin gideli deliye döndüm Her gün gözyaşlarım dökerim ali Ana bacı gardaş bilmez diyorlar Duydukça içimi çekerim ali Ana bacı gardaş bizde yoğumuş Duydukça boynumu bükerim ali Seni sevenleri yaralı dertli Şu elin zalımı bizden kıymetli Keramet sahibiydim güçlü kuvvetli Yoksa bir kul idin öldün mü ali Zalım katlimize yazmış fermanı Daha tüter o tellerin dumanı Geleceksen di gel tam da zamanı Yoksa ikrarımdan dönerim ali O zalımın zulmü bizi yakarsa Bizi yakıp da karşımızdan bakarsa Ahirette de elimiz boşa çıkarsa Tutar zülfükarı kırarım ali Kızıltuğ’um pire meyil bağladım Yıllar var ki için için ağladım Can boğaza geldi küstüm söyledim Yine senden özür dilerim ali
Gurbet ellerinde adresi kayıp Ona buna sorar sorar bulurum Gündüzleri olsa geceler gibi Yıldızları sayar sayar bulurum Arar arar bulurum Sorar sorar bulurum Ben gülümü bulurum Ben dudumu bulurum Ahi bülbül gül dalına konmasa Bilemedim bu sevdada ne varısa Paran yok diye vesayitlar almasa Yüce dağlar yaya aşar bulurum Arar arar bulurum Sorar sorar bulurum Ben gülümü bulurum Ben dudumu bulurum Bilemedim yar gönülde ne varışa Ahi bülbül gül dalına konarsa İnsanoğlu köle gibi satılsa Korkma KIZILTUĞ’u satar seni bulurum Arar arar bulurum Sorar sorar bulurum Ben gülümü bulurum Ben dudumu bulurum
El kadar gönlümün elinde kaldım Bir gün bir kayadan atacak beni Her gün başka başka dala konuyu Bir gün ataşlarda yakacak beni Beni beni beni beni yakacak beni Bazı sever okşar bazı darılır Yar sevmekten ne o ne osanır yorulur Su bardağı su yo su yolunda kırılır Bir gün beş kuruşa satacak beni Su bardağı su yo su yolunda kırılır Bir gün ataşlara yar yar yakacak beni Beni beni beni beni yakacak beni Bazı sıla ister ister bazı gurbet el Bazı durgun bir göl hay hay bazı coşan sel Bazı açık hava hey dost bazı esen yel Bir gün bir çalıya gardaş takacak beni Beni beni beni beni yakacak beni KIZILTUĞ duman çökmez engine Behey gönül düşen var mı dengine Bir yar yetmez mi de hay hay candan sevene Deliler içine hay hay katacak beni Bir yar yetmez mi de yar yar candan sevene Bir gün ataşlarda hay yakacak beni Beni beni beni beni yakacak beni
Gedin söylen vefasıza soysuza Ölenece ben o yarla barışmam Dönüp bakmam ikrarsıza nursuza Ölenece ben o yarla barışmam İkrarsızmış Vefasızmış Güz gelmeden duman sardı dağımı Yağmur sandım dolu vurdu bağımı Zehir zıkkım etti gençlik çağımı Ölenece ben o yarla barışmam O yar ben kara günde terk etti Saraylarım yıktı yerle bir etti Ben yanarken söndürmedi seyretti Ölenece ben o yarla barışmam Kızıltuğ’um o günleri ararım Onun olsun saraylarım hanlarım Mazileri hatırlarım ağlarım Ölenece ben o yarla barışmam
Bugün seyran ettim bizim elleri Karga muhtar olmuş köyü beğenmez Arabı Ermeni zazaca dili Oturmuş meclise Kürt'ü beğenmez Tersine akarmış fesat ırmağı Kibirden gelirmiş onun kaynağı Vücudunu yara etmiş tırnağı Uyuz da oturmuş keli beğenmez Haram lokmayı havada kapan Helal lokmasına haramlar katan Bir fareden korkup yedi yıl yatan Ulan korkak da oturmuş merdi beğenmez Bilemedim kim kötüdür kim iyi Merkep diye satıyorlar deveyi Bir kuru tahtaya vuramaz çivi Şeytan işi der de feni beğenmez. Bunda yalan var mı ağalar beyler Ozanlar her zaman doğruyu söyler Eli kulağa atan bir türkü söyler Kimisi de KIZILTUĞ’u beğenmez
Goca dünya elbiseyi değişti Hangi kumaş geyindiği bellisiz Bu hanın sahibi nerde uyuyor Kim geliyi kim gidiyi belirsiz. Hanı evliyalar hani ya derviş Dünya benim diyenlerden kim kalmış Müşterisi ayık bakkalcı sarhoş Kim satıyı kim çalıyı belirsiz Kitabı yok kalemi yok defteri yok Feleğinen konuşursan hesap çok Bir şehiri var ki gidip gelen yok Kim ölüyor kim yaşıyor (kalıyor) bellisiz KIZILTUĞ'um bu sözlerin söylenir İlim bir çocuktur bir gün dillenir Kiminle konuşsam aklın beğenir Kim akıllı kim delidir bellisiz
Sellere yalvardım götürmediler Denizden kum dedim getirmediler Ağrılar sızılar yatırmadılar Ben bu derdi ölenece çekerim Dağlara yalvardım yol vermediler Rüzgâra yalvardım yön vermediler Bülbüle yalvardım gül vermediler Ben bu derdi ölenece çekerim Kalmadı cihanda el kadar yerim Ne lokmana ne tabibe giderim Kızıltuğ kaderin değişmez senin Ben bu derdi ölenece çekerim