[radium_embed_video title=”Ulu Ozanlar – Aşık Gevheri (TRT)” link=”https://www.youtube.com/watch?v=24axDm0_dIU” size=”” fullwidth=”yes” lightbox=”no” thumbnail=””]
[hr]
Gerçek ismi Mehmed‘dir. Doğumu yeri farklı kaynaklara göre değişiklik gösterse de yüksek bir ihtimalle İstanbul olduğu düşünülmektedir. 17.YY. ortalarındaki yazılı basında şiirlerinin görülmesinden yola çıkan bazı araştırmacılar doğum tarihi olarak yüzyılın ilk çeyreğinden biraz sonrası olduğunu düşünmektedir ne yazık ki Aşık Gevheri ile ilgili bu konuda da kesin bir tarih belli değildir.
Gevheri’nin uzun bir yaşamı olduğu tarihi verilere bakılarak anlaşılıyor.
Bir şiirinde verdiği
sene bin yüz elli yazıldı tarih
dizesinden Miladi 1737 yılında yaşadığı, ancak çok yaşlı olduğu ileri sürülmektedir. Bu duruma göre, Gevheri‘nin 1730 yılından sonra öldüğü sonucu ortaya çıkmaktadır. Araştırmacıların ortaya koydukları tarihlere göre şairin yüzyıldan fazla yaşamış olduğu ortaya çıkar ki bu da pek mümkün olamayacak bir şeydir. Bu bakımdan Gevheri’nin doğum ve ölüm tarihleri hakkında gözden geçirilmesi gereken bir çok şey daha olmalıdır.
Dost bağının meyveleri erişti Ayva benim alma benim nar benim Çeşmim yaşı ummanlara karıştı Cefakarım sitemkarım var benim Yedi derya boz-bulanık selinden Halk-ı alem aciz kaldı dilimden Ben bülbülüm ayrı düştüm gülümden Efgan benim matem benim zar benim Mail oldum kisvesine tacına Bend olmuşum siyah zülfü ucuna Mansur gibi asılırım saçına Kakül benim, perçem benim dar benim Gevheri der kime gönül katayım Gevherimi nadanlara satayım Dost bağında bülbül gibi öteyim Gülşen benim güller benim har benim
Şükrü Elçin, bazı şiirlerinde geçen Hacı Bektaş adını, onun Hacı Bektaş Veli’ye intisabından çok bir Bektaşi muhibbi olmasının işareti olarak kabul eder.
Aruz ile yazdığı şiirlerinde başta Fuzuli olmak üzere klasik şairlerimizin tesiri görülür. Yüzyılın başlıca adlarından biri olmasında, belki de, aruz veznini hece vezni kadar başarılı bir şekilde kullanan ender şairlerden biri olmasını da rolü vardır.
Usta bir aşık olması, onun sevilip örnek alınmasına vesile olmuştur. Pek az aşığa nasip olan bir husus da, sadece onun şiirlerine yer veren bir mecmuanın bulunmasıdır.
Şiirleri arasında çeşitli tarihi olaylara yer verenler de vardır. Gevheri’nin medrese bitirmiş, katiplik yapacak düzeyde eğitimli Daha çok İstanbul’da yaşayan, zaman zaman görevleri gereği ülkenin çeşitli yerlerine gidip gelen bir halk ozanı olduğu anlaşılır. Onun gezgin bir halk ozanı olmadığını daha çok İstanbul’da yaşadığı anlaşılır. IV Mehmet’in Avusturya seferleri için 1663-1683 başarı dileklerinde bulunan şiirler yazmış, bir ara Rumeli’ye de geçmiş, Eğri kalesinde şehit olan Alay beyi büyükbabası Ahmet Ağa’ya bir mersiye yazmıştır.
[hr][hr_invisible][hr_invisible]
Eserlerinden Seçmeler
Ey benim nazlı cananım Severim kimseler bilmez Bir iştir geldi başıma Çekerim kimseler bilmez Bak şu kalbimin işine Saldı sevdayı başıma Gece gün aşk ateşine Yanarım kimseler bilmez Varın söylen şu hayına Girmesin benim kanıma Bir ateş düştü canıma Tüterim kimseler bilmez Gevheri ümidim Hak'tan Yandı bu bağrım firaktan Ey efendim derd-i aşktan Ölürüm kimseler bilmez
Kurtulamam üç nesnenin elinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Üçü bilmez birbirinin halinden
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Aşktır beni sevda ile söyleten
Firkattir cevr ile sinem dağlayan
Gurbettir gözümden kanlar akıtan
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Bahri gibi ummanları yüzdüren
Mecnun gibi sahraları gezdiren
Ferhad gibi dağlar başın kazdıran
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Ben bilirim benim aklım şaşıran
Beni sevdiğimden cüda düşüren
Muhabbet deryasın baştan aşıran
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Gevheri der dersim aldım hocadan
Okuyup hatmettim kara heceden
Koç yiğidi pir eyledin kocadan
Biri firkat biri gurbet biri aşk
Ben güzelim deyu havadan uçma İndirirler seni el yaman olur Siyah kaküllerin gerdana saçma Bad eser dağıtır yel yaman olur Güzelsin sevdiğim sen de bilirsin Ettiğin işlere pişman olursun Gel akşamlayalım yolda kalırsın Karanlık gecede yol yaman olur Biçare Gevheri der halim yaman Dağ başından eksik olmuyor duman Elendim ben seni sardığım zaman Aşkımız artar da hal yaman olur
Behey dilber sana gönül vereli Bana hasm olmadık kullar mı kaldı Dasitan eyledin illere beni Halim söylemedik diller mi kaldı Ferhad gibi yol eyledik dağları Hangi yar güldürmüş ağlayanları Şimdi viran oldu dostun bağları Yad eller değmedik güller mi kaldı Böyle dilber gelmemiştir devrana Şimdiki hublara yoktur bahane Bir rüzgar musallat oldu cihana Meyvesin dökmedik dallar mı kaldı Gel gönül bu dertten olalım ari Görelim sonunda ne kılar Bari Gevheri der ben de ederim zari Başıma gelmedik haller mi kaldı
Bülbül ne yatarsın yaz bahar oldu Çağrışup ötmenin zamanı geldi Serviler yeşerdi çiçekler doldu Cana can katmanın zamanı geldi Benim yarim yanakları allıdır Ak elleri deste deste güllüdür Dertli olan bakışından bellidir Her derdi atmanın zamanı geldi Firkatle ağlayup şevkle gülünce Gözümden dökülen yaşı silince Bir dilberin elin ele alınca Yaylaya çıkmanın zamanı geldi Aşık Gevheri de gider dostuna Gidi rakiplerin bize kastı ne Evvelbahar çayır çemen üstüne Sarılıp yatmanın zamanı geldi
Ey Efendim, bana meylin var ise Mahabbetin benim ile yâr olsun Eğer senden gayri güzel seversem Bülbül gibi işim ah ü zar olsun. Tamahım yok bu dünyanın malına Atlasına, dilbasına, şalına Ben de Mecnun gibi dostun yoluna Terkettiğim namus ile ar olsun. T'an eyleyip niçin eli kınarım Yad elinden giryan olup yanarım Pervaneyim, dost şem'ine dönerim Gam değildir, ko meskenim yâr olsun. Gevheri der: Fırsat gitti elimden Anın için korkum yoktur ölümden Kim cüda kıldıysa beni gülümden Bencileyin gonceleri hâr olsun!
Beni kimse eğleyemez Benim gönlüm alan gelsin Tabipler bilmez ilâcım Beni derde salan gelsin. Mailim selvi boyuna Melek karışmış soyuna Soyunup uryan koynuna Sinesine saran gelsin. Kaşların yay, kirpiğin ok Sana mail olanlar çok Şu cihanda akranın yok O kaşları keman gelsin. Gevheri'yi kimse bilemez Aşıkın ağlatan gülmez İsmini söylemek olmaz Filân kızı filân gelsin...
Beyaz göğsün bana karşı Açma beni öldürürsün Ela gözler süze süze Bakma beni öldürürsün Öldürüp kanıma girme Her bir yada gönül verme Ela göze siyah sürme Çekme beni öldürürsün Gevheri der şah-ı bülbül Beyaz gerdan bina-yı pul Yanağına kırmızı gül Takma beni öldürürsün
Cihande yok iken asla günâhım Bir lûtf u ihsana uğradım geldim Bir kandil içinde dururken ruhum Cennetü'l-me'vâya uğradım geldim Geşt ittim bir zaman cenneti hayli Tâ elest bezminde eyledim meyli Cemâli ve'dduhâ saçı ve'leyli Nûr-i Kibriya'ya uğradım geldim Gevheri tâ'birdir Mustafa ismim Bir katre meniden halk oldu cismim Levh-i mahfuz üzre yapılmış resmim Hikmet-i Huda'ya uğradım geldim
Sözün bilmez bazı nadan elinden Edep ağlar erkan ağlar yol ağlar Bülbülün feryadı gonca gülünden Gülşen ağlar bülbül ağlar gül ağlar Eyiye hizmet et olasın eyi Öter defler gibi sinemin neyi Bu çarhın elinden el'aman deyi Geda ağlar sultan ağlar kul ağlar Her kaçan cuşedip çağlasa seller Açılır laleler sümbüller güller Davulbaz çalınır çalkanır göller Şahin ağlar turna ağlar tel ağlar Kamil olanların bellidir yeri Yoluna koyarlar can ile seri Hakkın didarını görelden beri Gökler ağlar derya ağlar sel ağlar Gevheri der sazın hem sözün üstüne Armağan eyle gel canını dosta Kimi abdal olmuş girmiştir posta Hırka ağlar hem post ağlar çul ağlar
Bugün ben bir bağa girdim Ne bağ duydu ne bağbancı Gülün, şeftalisin derdim Ne bağ duydu ne bağbancı Bağın duvarından aştım Kırmızı gülüne koştum Öptüm sardım helallaştım Ne bağ duydu ne bağbancı Bağın kapışını açtım Sanasın cennete düştüm Doldurdum badesin içtim Ne bağ duydu ne bağbancı Seherin tan yeri attı Bülbül elvan elvan öttü Gevheri yükünü tuttu Ne bağ duydu ne bağbancı
Bad-ı saba sevdiğime gidersen Ol güneş yüzlüye var selam söyle Sevap kazanırsın hizmet edersen Aman karşısında dur selam eyle Ardımdaki karlı dağlar diyesin Çeşmim yaşı her dem çağlar diyesin Derunden ah edip ağlar diyesin Benimçün hatırın sor selam eyle Selamımı dünden düne değşirme Varıp bir nadan eline düşürme Gül cemalin görüp kendin şaşırma Aklını başına der selam eyle Gevheri bir name verdi bad ile Gönderdi elinden sana dad ile Lutfeylesin konuşmasın yad ile Kamil olsun onur gör selam eyle