Alevilik üzerine çalışan tarihçi Ayfer Karakaya Stump, 1995’ten beri sadece kütüphane ve arşivlerde bulunan yazılı kaynakları değil, Alevi dedelerinin yazdıkları kişisel notları da araştırıyor. Karakaya, araştırmasına dair sorularımızı yanıtladı
Alevilikte ehlibeyt, İslam peygamberi Muhammed’in soyundan geldiğine inanılan inanç önderleri “dede” olarak anılıyor.
Kimi yerlerde “dede” yerine “pir” tabiri de kullanılıyor. Dedeler, Alevi inancının ibadeti ceme rehberlik etmekle kalmıyor, geçmişte toplumsal faaliyetlerin düzenlenmesinde de önemli rol oynuyordu.
Bu yönleriyle Alevi dedeleri, yüzlerce yıl boyunca bu inanışının taşıyıcıları oldu. Aleviliğin dilden dile aktarılmasında önemli rol oynayan dedeler, kimi zaman bilgilerini kağıda da döktü.
Bunların bazısı zaman içerisinde bilinir hale gelirken, birçoğu gün yüzüne çıkmadı. Alevilik üzerine araştırmalar yapan tarihçi Ayfer Karakaya Stump’ın da çalışmaları kapsamında araştırdığı konulardan biri de bu kişisel notlar oldu.
16, 17, 18 Eylül tarihlerindeki 3. Uluslararası İzmir Alevilik Bektaşilik Günleri düzenlendi.
Karakaya, “3. Alevi Ritüelleri” sempozyumunda “Alevi Ritüellerinin Tarihine Dair Kaynaklar Olarak Dedelerin Not Defterleri” başlıklı bir sundu.
Burada çalışmaları hakkında bilgi veren Karakaya, Independent Türkçe’nin sorularını cevapladı.
Ne zamandan beri dedelerin not defterlerini araştırıyorsunuz?
1995’den beri aktif olarak dedelerin ellerindeki belge ve yazmaları araştırıyorum. Fotoğrafını çektiğim böyle bir sürü kaynak var, bu defterler de bunların arasında. Gerçi bazen dedeler ‘bu not defterlerini önemli değil’ diye göstermiyorlar. Fakat bunlar aslında değerli kaynaklardır. Bu özel not defterlerini ve önemini ilk fark edişim 2002 yılında, Musa Kazım Ocağı’ndan Hasan Çevik Dede sayesinde oldu. Başlarda köylere gidip dedelere, dede ailelerine, ‘Elinizde yazılı kaynak var mı’ diye soruyordum. Şimdi daha çok onlar beni arıyor, güvendikleri için ellerindeki belgeleri okumamı istiyorlar. Ama o kadar çok belge ve yazma var ki, zamansızlıktan hepsini incelemem ve değerlendirmem çok zor.
Notların çoğu yeni harflerle bir kısmı Arap harfleriyle
Dedelere ait en eski notlar hangi dönemlere ait?
Burada söz konusu olan dedelere ait şahsi not defterleri. Gördüklerimin hepsi 20. yüzyıldan. En eskisi 1933 tarihli. Diğerleri 1950 ve 1990’ları kapsıyor. Çoğu yeni harflerle kaleme alınmış. En eski bazıları ise Arap harfleriyle yazılmış. Bazılarında da ise hem eski hem yeni harfle yazılmış bölümler var.
“Notlar arasında keramet hikayeleri de var”
Dedeler bu notlarda genel olarak nelerden bahsetmiş?
Şimdi bu not defterlerini dedelerin kütüphanesinde bulunan diğer yazmalardan ayıran şey, bunların bütünlüklü telif eserler olmaması. Bunlar hafızaya yardımcı olmak üzere tutulan defterler. İçlerinde farklı şeyler var ama genelde cemlerde okunacak dualar, çokça deyiş ve çeşitli keramet hikayeleri anlatıları var. Dedeler bunları bazen yürüttükleri cemlerde okumak için bazen hoşlarına gittiği için not almışlar ama her iki durumda da hatırlamak istedikleri şeyleri kaydetmişler. Zaman zaman kendi yazdıkları şiirleri, aile soyağaçlarını, ailedeki doğum ve ölümleri de kayıt düşmüşler bu defterlere.
“1990 öncesi pratikte yaşanan Alevi ritüellerinin mahiyetini aydınlatabilme imkanı buluyoruz”
Bu not defterleri neden önemli?
Alevi tarihi çalışmalarında, toplumun kendi içinden çıkmış yazılı kaynakların eksikliği her zaman büyük bir handikap olmuştur. Çalışmalarımda kullandığım Alevi dede ailelerinin ellerindeki belge ve yazmalar bu eksikliği belli oranda gidermiş olsa da özellikle inançlar ve ritüeller konusunda halen ağırlıklı olarak alan çalışmalarına bağlıyız. Tam da bu yüzden bu not defterleri çok önemli. Çünkü bunlar sayesinde 1990’lardan önce hatta büyük kentlere göçten evvel pratikte yaşanan Alevi ritüellerinin mahiyetini çok daha sağlam bir şekilde ve spekülasyondan uzak aydınlatabilme imkanına kavuşuyoruz.
“En çok Buyruk’tan alıntılar yapmışlar”
Notlarda atıf yapılan özel bir kaynak var mı?
Bu noktada şunun altını çizmek gerekiyor: Bu defterlerdeki dualar, deyişler ve anlatılar görebildiğim kadarıyla sözlü gelenekten alıyor kaynağını. Yani belli bir noktada yazıya dökülmüş sözlü gelenekten bahsediyoruz. Belli yerlerde mesela Buyruk’tan (Şah İsmail’in 13. yüzyılda yaşayan büyük atası Şeyh Safi (Safiyüddin Erdebilî) ile oğlu Şeyh Sadrettin Musa arasında geçen konuşmalar) alıntılar yapıldığına da şahit oluyoruz. Bu da başlı başına ilginç bir durum, zira Buyruk’taki hangi bölümler önemsenmiş ve alıntılanmış, hangi bölümler pek fazla dikkate alınmamış, bunu da bu sayede görebiliyoruz.
“En çok günümüzde pek uygulanmayan ‘dardan indirme’ erkanına dair notlar var”
Notlar arasında ilginizi çeken farklı diyebileceğiniz bir not var mı?
Mesela bu defterlerde ‘dardan indirme’ (ölen kişinin yakınları aracılığıyla geride kalanlarla helalleşmesi, onların rızasını alması temeline dayalı bir cemdir) erkanına dahil çok şey var. Oysa bugünkü cenaze erkanlarında bu uygulama pek kalmamış. Bir başka örnek şu: Bu defterden birinde düzenli olarak deyişlere “ayet” deniyor. Bu da artık baskılardan dolayı unutulmuş, en azından pek fazla kullanılmayan bir adlandırma. Ama şunu da unutmayalım, bölgeler ve ocaklar arasındaki farklar bu defterlere de yansımış. Yani hepsi bu ve benzeri açılardan tıpa tıp aynı değil ve bu hassasiyetle çalışılmalılar. Dolayısıyla bir yandan bu örnek var, diğer yandan ayeti sadece Kur’an ayetleri olarak kullanan örnekler de var.
“Özel not defterlerinin ortaya çıkışının ‘harf devrimiyle’ ilgisi olabilir”
Dedelerin özel olarak notlar almaya başlamasında ne etkili olmuş olabilir?
Şöyle bir olasılık üzerinde duruyorum. Bu not defterlerinin ortaya çıkışı ile harf devriminin bir ilgisi olabilir. Şöyle ki eski harfli Buyruk yazmalarını, cönkleri (Saz şairlerinin, kendilerinin veya başkalarının şiirlerini derledikleri, uzunlamasına açılan, çoğunlukla deri kaplı defter) vs. artık okuyamayan dedeler, ağırlıklı olarak yeni harflerle bu notları tutmaya başlıyorlar. Ayrıca dedelik hizmetlerini yürütürken kendilerine yardımcı olsun diye veya sadece hoşlarına gittiği için de notlar tutuyorlar.
“Dedeler öldükten sonra notlar çoğunlukla korunamıyor”
Bu notlar genelde nerelerde bulunuyor?
Dedelerde veya ailelerinin ellerinde bulunuyor. Ama maalesef bu not defterlerinin sahibi dede Hakka yürüdükten sonra bu not defterlerine sahip çıkılmadığı, bunların heba olduğu durumlar da var, hem de sıklıkla. Oysa bunların hepsinin muhafaza edilmesi, nereden ve kimden geldiklerinin mutlaka kayıt altına alınması ve sistemli bir şekilde çalışılması gerekiyor.
Şu an üzerine çalıştığınız bir not var mı?
Son olarak ve en heyecan vericilerinden biri de 1933 tarihli not defteri üzerinde yaptığım çalışma, onu yayına hazırlıyorum. Çok ilginç şeyler var içinde. En önemlisi de 1933’te belli bir bölgedeki Alevilerin cemlerini ve diğer ritüellerini nasıl yürüttüğüne dair ayrıntılı bir kayıt olması.
Çalışmanızı kitaplaştıracak mısınız?
Tam olarak kapsayıcı bir kitap değil ama bu not defterlerini de içeren birden fazla projem var. Öncelikle tüm bu Alevi yazılı kaynaklarını bir dijital Alevi-Bektaşi arşivinde toplama üzerinde şu anda çalışıyoruz. Bu uzun soluklu bir proje. Zira bütün yazma ve belgelerin gözden geçirilip arşivlenmesini gerekiyor. Ayrıca bu not defterlerini ve önemini araştırmacıların dikkatine sunmak üzere genel bir makale yayımlamak niyetindeyim.
Kaynak / © The Independentturkish