Hz İbrahim a.s zamanında Nemrud tarafın da ateşe atılmış fakat Allah (c.c) tarafından ateş onu yakamamış aksine gül bahçesine dönüşmüştür.
İnanmayanların memleketi olan Nemrut’tan Mekke’ye hicret etmiştir.
O sıralarda içindeki yalnızlık vede kimsesizliğin üzüntüsü ile bir gün “Ya Rabbi! Bana bir oğul ver ki o benim yardımcım olsun. Beni günahlardan korusun, peygamberlik vazifemi yaparken yardımcım olsun” diye dua eder ve ekler “Eğer bir oğlum olursa en sevdiğimi senin yolunda kurban edeceğim Ya Rabbi” diye de bir adakta bulunur. Duası Allah tarafından kabul edilir ve Hz. İbrahim yaşlı olmasına rağmen bir erkek evladı olur. Yani Hz. İsmail dünyaya gelir.
Hz. İsmail oyun yasına geldiği yaşta Hz. İbrahim bir rüya görür. Rüyasında bir ses gelir ve ona “Ya İbrahim Va’dini verdiğin sözü yerine getir, en sevdiğin şeyi kurban edeceksin, oğlun İsmail’i Allah için Allah rızası için kurban et” der.
İlk başlarda Hz. İbrahim tereddüt eder, rüyasındaki bu ses Allah’tan mı yoksa şeytandan mı diye düşünür ve tereddüt ecubte kalır. Bugüne “Terciye” adı verilir, bu ise şüphe günü demektir. Hz. İbrahim ikinci günde aynı rüyayı görür. Yine aynı ses ona “Ya İbrahim Va’dini verdiğin sözü yerine getir, en sevdiğin şeyi kurban edeceksin, oğlun İsmail’i Allah için Allah rızası için kurban et” der. Bu rüyadan sonra Hz. İbrahim bu rüyanın Allah’tan olduğuna inanır ve bu güne “Arife” adı verilir. Hz. İbrahim aynı sesi üçüncü günde rüyasında duyar ve Allah’ın emrini yerine getirmek üzere hazırlanır. Oğlu İsmail’i kurban edecektir. Bu güne de “Kurban” adı verilir.
Hz. İbrahim kurban etmek için hazırladığı oğlunu yere yatırıp ellerini, ayaklarını gözünü bağlayıp daha önceden hazırladığı kıldan ince kılıçtan keskin bıçağını oğlu İsmail’in boğazına çalar ve bıçak bir anda ters döner. Tekrar dener ve yine kesmez. Hz. İbrahim bıçağı bir kayaya çalar kaya ortadan ikiye bölünür ve bıçak der ki “Ya İbrahim Nemrut seni ateşe attı niçin yakmadı?” Buna Hz. İbrahim cevap verir “Allah ateşe yakma diye emir verdiği için” der. Bu durumda bıçak “Ya İbrahim bende Rabbimden kesme diye emir aldım kesemem” der. Tam bu sırada Hz. İbrahim heyecanlanır ve kulağına bir ses gürler ve Cebrail kucağındaki koçu Hz. İbrahim’e vererek buyurur. “Buyur Ya İbrahim! Bu koç sana Rabbin hediyesidir. Oğlun İsmail’in yerine bunu kurban edeceksin. Rabbin Teâlâ’nın emri budur.” Ve Hz. İbrahim oğlu İsmail yerine koçu keser. Yazılan bilgilere göre bu koç 40 sene cennette beslenmiş ve çok büyük bir koçmuş.
Yazılan bilgiler ışığında konuya açıklama yapmamız gerekirse bu durum bir insana verilen en büyük imtihandır.
Devire döktüğümüzde olayı; kimse çocuğunun parmağına çöp batmasına bile kıyamazken İbrahim oğlunu kurban etmeye kalkmıştır. Ve yüce Allah tarafından da bu durum engellenmiştir. Gerçek olan şudur ki eğer böyle bir olay olmasaydı şuan Müslüman olan bizler aynısını yapmış olacaktık ve çocuklarımızı Allah için kurban edecektik bu yüzden bu olay bizim içinde çok büyük bir lütuftur kim ne olursa olsun evladına kıymaya dayanamaz. Bu yüzdende Müslümanlığa inanan her insan yılda bir defa kurban keser. Kurban Bayramı Hicri Takvime göre Zilhicce ayının onuncu gününden itibaren 4 gün boyunca kutlanan bir dini bayramdır. Zilhicce ayının onuncu, on birinci, on ikinci günlerine “Eyyam’ı nahr” (kesme günleri) ve bir önceki gün olan Zilhicce ayının dokuzuncu gününe Arife denir. Yüce Allah’ın bize vermiş olduğu bu gibi mucizelere her zaman için şükretmemiz gerektiğini unutmamamız gerekir.
Gerçekten güzel ve açıklayıcı bir yazı olmuş emeğinize sağlık…
ilk okulda anlatmışlardı bunu anılarım canlandı birdin…