Tarih kâğıda dökülürken, dünyada olanlar anlatılırken, “Sivas’ın Sönmeyen Ateşi, Madımak” nasıl resmedilecek? Madımağı ateşe verenler hangi sözcüklerle ve nasıl tanımlanacak?
Oteli yakanlar, insanlığı ateşe verenler Yezit’e, Hızır Paşa’ya mı benzetilecek?
Sivas’ta, Hızır’ın askerlerinin bir kez daha Pir Sultan’ı sürüklediği mi dillendirilecek?
Madımak’ta canların, döne döne semaha durduğu mu yazılacak ?
Alevlerin içinde Pir Sultan‘ın görüldüğü mü söylenecek ?
33 Canın turnalar misali döne döne semaha duruşu ;
Şah aşkına, Pir aşkına, halk aşkına olduğunun bilinmesi mi istenecek ?
Ateşin içinde bağdaş kuranın, sazını döşüne dayayanın, aşk ilen “çeke çeke ben bu dertten ölürüm…” diyenin Hasret olduğu belirtilecek mi ?
Madımak ateşinin içimizi kavurduğunun, yüreğimizi yaktığının, bu ateşin her yanı da kavuracağını, ahımızın mahşere kalmayacağını mı bildirecek?
Nesimi’nin, Akarsu’yun, Bezirci’nin, Altıok’un.. yanan aydınlık ateşinin “ışık” olarak etrafını tekrar aydınlatacağı mı söylenecek ?
Ateşin temmuza düştüğünü, alev alev yandığını, önce 33 Canı, sonra türküleri kavurduğunu mu anlatacak ?
Turnalara “su yetiştirin” diyenlere, “Biz de ateşin üstüne su dökülmez” mi denecek ?
O ateşin karanlığı aydınlattığı mı söylenecek ?
33 canın cemalinde Pir Sultan‘ın, Mansur’un, Börklüce‘nin, Mahir‘in, Deniz’in, İbo’nun, Berkin’in, Ethem’in, Ali İsmail’in.. cemali belirdiği, Kerbala’nın, Dersim’in, Maraş’ın, Çorum’un yükü üzerlerinde olduğu için,
Onlara borcumuz var.
Biz o ışığı söndürmeyeceğiz
Sivas’ın ışığı Sönmeyecek!
Erdal Kılıçkaya
AABK Genel Sekreteri
Kaynak / Alevilerin Sesi